 
                    Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
 
                    Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
 
                    Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
 
  ERSANDER (Erzurum Kültür Sanat ve Eğitim Derneği) in, Çifte minareli Medrese de yapmış olduğu ve geleneksel olarak düzenlenen “Kültür ve Sanat Şenliği”
PROEHL’ÜN MANZARA DÜNYASININ ÜÇÜNCÜ SERGİSİ ‘’ATLANTİS’’ SIĞACIK’TA
PROEHL’ÜN MANZARA DÜNYASININ ÜÇÜNCÜ SERGİSİ ‘’ATLANTİS’’ SIĞACIK’TA
İstanbul’da yaşayan Alman resim ve fotoğraf sanatçısı Jochen Proehl, ürettiği Manzara Dünyası’nın
ikinci sergisinde ‘’Pontos’’ adıyla toprak ile ilişkisini denizin altına taşıdıktan sonra ‘’Atlantis’’ adını
verdiği üçüncü sergisini de Sığacık’ta, Club Resort Atlantis’te düzenliyor.
Açılış kokteyli 27 Temmuz Perşembe günü saat 18.30’da yapılacak olan, Serhat Baysan
kreatörlüğündeki sergi, 13 Ağustos’a kadar sanatseverler ve tatil köyünün misafirleri tarafından
Sığacık’taki Atlantis’te gezilebilecek.
Jochen Proehl’e göre; Pontos ve Atlantis sergilerindeki fotoğrafları, belirli görüntü veya anlar ile ilgili
olmaktan ziyade çok uzun dönemlerle, hatta dünyanın tüm zamanının yoğunlaştığı görsel alanlarla
ilgili, tıpkı uzun süren pozlamalar gibi. Proehl, tüm üretim sürecinin sonunda, uygarlığın hem öncesi
hem sonrasına dair bir dünyanın imgelerini yaratmayı hedefliyor.
Sergideki fotoğrafların çoğu bir camera obscura ile çekilirken; Proehl, lens yerine iğne deliği olan basit
bir karton kutu ve içinde analog bir film kullanıyor. Bu basit camera obscura, görüntü işleme için
kaynak malzeme sağlıyor ve bu sırada fotoğraflanan manzaraları sualtı manzaralarına dönüştürür.
Sergi, çoğu büyük format olmak üzere 17 Alu-Dibond üzerine lamine edilmiş C-Print fotoğraftan
oluşuyor.
Jochen Proehl, 2005 yılında Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde açtığı Jochen Proehl’in Manzara Dünyası
isimli ilk sergisinin ardından 18 yıl sonra 2023’te aynı galeride Pontos sergisini düzenlemişti.
Jochen Proehl 1970’li yıllarda İstanbul’da büyüdü. Daha sonra Universität der Künste Berlin’de (o
zaman HdK) resim okudu. 2010 yılından bu yana yine İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Marmara
Üniversitesi, Işık Üniversitesi ve Okan Üniversitesi de dahil olmak üzere çeşitli üniversitelerde ders
verdi. 2013 yılından bu yana İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyeliği
yapıyor.
Fotoğraf ve resim çalışmalarını eşit oranda sürdüren Proehl, Almanya ve Türkiye’de birçok kişisel sergi
açtı ve Avrupa’da karma sergilere katıldı. Jochen Proehl, 2020 – 2022 yıllarında C.A.M Galeri’de açılan
Kentsel Anatomiler ve 45’likler: Ege Anıları isimli iki serginin ardından son olarak Almanya’da
Weilburg’da Rosenhang Museum’da All the Time in the World isimli sergiyi düzenlemişti.
PONTOS SERGİSİ KİTABI
Pontos sergisi için Nusret Polat’ın kaleme aldığı sergi metniyle birlikte bir kitap
da yayınlanmıştı.
Atlantis adıyla bir yıl sonra izleyici karşısına yeniden çıkacak Pontos sergi metnindeki notlardan:
Jochen Proehl, Pontos sergisinde toprak ile olan ilişkisini bu defa denizin altına taşıyor. Pontos
sergisinde ve daha önceki çalışmalarında Proehl bize sadece mekânın maddi varlığını sunar. Bitki,
hayvan ve insan namına onun manzaralarında hiçbir canlı yaşamın olmamasını da bu bağlamda 
düşünmek gerekir. Bu çalışmalar zamanın başlangıç anına olduğu kadar sonuna da işaret edebilir ki
bunun anlamı aslında onun tüm zamanları kapsadığıdır.
Yunan mitolojisinde Pontos (Deniz), tüm hayatın partenogenetik kökeni olan Gaia’nın (Toprak) ve
Uranos (Gök) ve Ourea (Dağlar) ile birlikte üç çocuğundan biridir. Hayat önce toprakla başlamış sonra
denizle devam etmiştir. Gaia’dan Pontos’a geçen Proehl’ün sanatının, özünde evrenin oluşum anına
doğru gittiği ve onun metaforik anlamda kaydını tuttuğu düşünülebilir
 
						 
						