Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Ege 78’liler Derneği, 20. yılını Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlediği kokteylle kutladı.
Son günlerde Rize, örnek alınacak bir tanıtım atağıyla dikkat çekti. Rize Valiliği ve Ege Bölgesi Rize Dernekleri Federasyonu’nun iş birliğiyle İzmir’den bir grup gazeteci, Karadeniz’in kalbine davet edildi. Ayder’in serin yaylaları,
Zil Kale’nin taş duvarları, Rize Kalesi’nin tarihi manzarası; doğayla kültürün ne kadar iç içe geçebileceğini bir kez daha gösterdi. Bu organizasyon yalnızca bir gezi değil; bir vizyonun, bir iradenin ve kurumsal sahiplenmenin ürünüydü.

Rize’yi severiz. Yeşiliyle, insanıyla, çayıyla bu ülkenin en güzel köşelerinden biridir. Ancak bu vesileyle söz, artık Erzurum’a gelmeli. Çünkü Erzurum, sessizliğiyle aslında en çok konuşulması gereken şehirlerden biridir.

Peki neden sessiz Erzurum?
Neden Erzurum’un güçlü bir lobisi yok?
Neden Erzurum, hak ettiği tanıtımı yapamıyor?
Oysa Erzurum, yalnızca Doğu Anadolu’nun değil, bu milletin ortak hafızasında yer alan Anadolu ‘nun cümle kapısıdır.
Tarihiyle, kültürüyle, dadaşlık ruhuyla, efsanevi kış sporları altyapısıyla, yöresel lezzetleriyle (cağ kebabı, ayran aşı, su böreği, kadayıf dolması ve daha niceleriyle), Türkiye’nin en zengin şehirlerinden biridir.
Ama Erzurum sadece kışın beyazına mahkûm bir şehir değildir.
Hınıs Kanyonları’nın saklı cenneti,
Narman’daki kırmızı peri bacaları,
Tortum Şelalesi’nin gür sesi,
Oltu taşı gibi derin ve siyah bir hafıza,
ve Çat’ın zengin bitki florası ile doğa Erzurum’da hem bir öğretmen hem bir mirastır.
Üstelik Atatürk Üniversitesi gibi köklü bir eğitim kurumu, Palandöken gibi uluslararası değer taşıyan bir kış merkezi, Erzurum’u yalnızca Doğu’nun değil, Türkiye’nin merkezinde konumlandırabilecek güçtedir.
Ancak bu potansiyel, koordine edilmediğinde, kurumsal sahiplenmeyle desteklenmediğinde, kişisel gayretlerin ötesine geçemiyor. Harun Cici gibi yürekten çalışan isimlerin fedakârca yürüttüğü tanıtım çabaları, yerel yönetimlerin kurumsal katkısıyla buluşmadıkça yalnız kalıyor.
O hâlde ne yapmalı?
Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve ildeki sivil toplum kuruluşları arasında etkin bir iş birliği kurulmalı.
İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa, Adana gibi büyük şehirlerde yaşayan Erzurumluların kurduğu dernekler ve federasyonlarla irtibat sağlanmalı.
Ortak bir tanıtım stratejisi geliştirilmeli.
Rize örneğinden ilhamla, Erzurum için de çok yönlü bir “tanıtım çıkartması” planlanmalı.
Çünkü Erzurum’un sesi duyulmalı.
Çünkü bu şehir, sadece karla kaplı dağlarıyla değil;
suskun ama vakur duruşuyla da bu ülkenin vicdanıdır.
LAÇİN.