Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Pehlivanlı’nın Ayrılığı: Tortum İçin Bir Kayıptır.

Vadimiz Ortak, Geleceğimiz de Öyle Olmalı
Pehlivanlı Mahallesinin Uzundere’ye Bağlanması Üzerine Düşünceler
Prof. Dr. Faris KARAHAN7
Çağlayan Bilim Kültür ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve ER-VAK Mütevelli Heyeti Üyesi
Pehlivanlı Mahallesi’nin Uzundere ilçesine bağlanmasıyla birlikte, Tortum Vadisi’nin iki kadim ilçesi yeniden gündeme geldi. Gündeme geldi ama ne yazık ki çoğu zaman duygularla, zaman zaman da yanlış anlaşılmalarla… Oysa biz bu gelişmeyi bir yönetsel ayrılık değil, vadiye dair hep birlikte yeniden düşünmemiz için bir fırsat olarak görüyoruz.
Doğal sınırlar, hizmet erişimi, coğrafi yakınlık gibi gerekçelerle alınan bu karar, aslında yıllardır süregelen pek çok gelişmenin görünür hâle gelmesine de vesile oldu. Pehlivanlı artık Uzundere’ye bağlı ama asıl önemli olan, bu vadide yaşayan herkesin birbirine bağlı kalmaya devam etmesidir.
Tortum’un İsmi, Uzundere’nin Kurumsallaşması
Bu vadide ne varsa, adı Tortum’la başlar. Tortum Şelalesi ve Tortum Gölü… Bugün idari olarak Uzundere sınırlarında yer alsalar da, Tortum’un adıyla biliniyorlar ve dünya var oldukça bu şekilde anılmaya devam edilecekler. Bu, Tortum’un geçmişteki öneminin bir göstergesi. Ancak gerçek şu ki, bu değerleri tanıtan, koruyan ve projelerle görünür kılan taraf genellikle Uzundere oldu.
1987 yılında ilçe olan Uzundere, bu yeni statüsünü sadece tabelaya yazmakla kalmadı. Üniversitelerle çalıştı, projeler üretti, gençleri ve kadınları işin içine kattı. En önemlisi de farklı kurumlarla sürdürülebilir bir kalkınma için nasıl birlikte hareket edilebileceğini gösterdi. Bu gelişmeler sadece bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda bir ilham kaynağıdır.
Kalkınma, Sürekli Olursa Anlamlıdır
Uzundere’de bugün “sakin şehir” unvanı varsa, bu yalnızca doğal güzellikleri sayesinde değil. Bu başarının arkasında yıllardır verilen büyük bir emek var. Türkiye Kalkınma Vakfı’nın öncülük ettiği girişimler, Birleşmiş Milletler destekli DATUR Projesi, kadın girişimciliği çalışmaları… Tüm bunların içinde bir isim var ki, anmadan geçmek haksızlık olur: Prof. Dr. Erol Çakmak. Uzun yıllar Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptıktan sonra, bu projelerin danışmanlığını üstlendi ve vadimize değer kattı.
Milli Eğitim Bakanımızın Himayeleri
Millî Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Yusuf Tekin, yalnızca bürokratik kariyeriyle değil; doğup büyüdüğü topraklara olan aidiyetiyle de örnek bir kamu yöneticisidir. Gençlik ve Spor Bakan Yardımcılığı döneminden itibaren, Uzundere’nin gelişimi için hem projeler hem de yapısal destekler sunmuştur.
Uzundere Öğretmenevi, gençlerin doğa ile buluşmasını sağlayan “Anadolu Kanatlarımın Altında”, ve yerelde farkındalık ve kültürel birliktelik yaratmayı amaçlayan DapGençFest gibi projelerde Tekin’in katkısı yalnızca maddi değil, stratejiktir. Bu projeler sayesinde vadi, gençlik potansiyelini değerlendiren, aidiyeti güçlendiren ve kültürel sürekliliği destekleyen bir vizyon kazanmıştır.
Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) nin Tortum Vadisine Bakışı
Vadimize dair unutulmuş zenginlikleri yeniden hatırlatan bir diğer güç de kuşkusuz Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) olmuştur. 2010 yılında Uzundere ve Tortum’un doğal değerlerine dikkat çekmek üzere düzenlenen Sultansekisi Toplantısı, yalnızca bir yerel panel değil; bütün Erzurum coğrafyasına yayılan bir kalkınma bilincinin taşıyıcısı olmuştur.
Bu toplantıda Uzundere’nin izlediği kalkınma yolu — kamu, yerel yönetim, özel sektör ve üniversite iş birliğine dayalı modeli — örnek gösterilmiş; daha sonra Hınıs’ta düzenlenen başka bir Sultansekisi Toplantısı’nda da Uzundere’nin deneyimi başarı hikâyesi olarak anlatılmıştır.
Bu durum gösteriyor ki: vadide atılan sağlam adımlar yalnızca yerel değil, bölgesel kalkınma vizyonuna da ışık tutmaktadır.
Tortum’un Unutulmuş Zenginlikleri
Tortum Vadisi sadece adıyla değil, içinde barındırdığı doğal ve kültürel hazinelerle de bir kalkınma potansiyelidir. Ancak bu potansiyel ne yazık ki uzun yıllardır yeterince değerlendirilememiştir. Haho Manastırı (Taş Camii), Tortumkale, Uzunkavak, Mescit Dağları, Serdarlı ve Bağbaşı yaylaları, Tortum Yedigöller ve Yüzen Adalar gibi doğal ve tarihi varlıklar sadece vadiye değil, ülke turizmine kazandırılabilecek özgün alanlardır.
Bu zenginliklerin tanıtım ve korunma süreçlerinde gereken ilgi ve yatırımın eksik kalması, yalnızca bir fırsat kaybı değil; aynı zamanda yöre halkının kalkınma fırsatlarından mahrum bırakılması anlamına gelmektedir. Uzundere örneğinde görülen proje ve kurum iş birlikleri modeli, Tortum için de ilham verici olabilir.
Vadinin Ekolojik ve Kültürel Mirasının Korunmasına Dair
Tortum Vadisi yalnızca doğa harikası manzaralardan ibaret değil. Aynı zamanda bir yaşam kültürünün, bir peyzaj hafızasının taşıyıcısıdır. Ancak bu alanlarda da sürdürülebilirlik ve müdahale gereksinimi her geçen gün daha görünür hale gelmektedir. Özellikle Tortum Şelalesi çevresinde gözlenen mikro ölçekli heyelan riskleri, ziyaret güvenliği açısından ciddi bir sorun oluşturmaktadır.
Ayrıca vadideki akarsu koridorlarının çevresindeki yapılaşma baskısı, peyzaj bütünlüğünü zedelemekte; sıvı ve katı atık yönetimi sorunları doğal sistemleri tehdit etmektedir. Somut kültürel miras alanları, yeterince ziyaretçi altyapısıyla desteklenmemekte, bilgilendirme merkezleri ve yürüyüş güzergâhları eksik kalmaktadır.
Bu eşikler dikkate alındığında, vadinin sahip olduğu manzara koridorları yalnızca seyirlik değil; korunması, yönetilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması gereken peyzaj değerleridir. Bu da bizlere yeni bir sorumluluk yüklemektedir: Daha bütüncül, daha planlı, daha ortaklaşa hareket etmek.
Pirinkayalar Tüneli ve Kafkasya’ya Açılan Kapı
Pirinkayalar Tüneli’nin açılmasıyla birlikte, Erzurum’un doğu kapısı olan bu vadi artık yalnızca iç turizme değil, Kafkasya’ya uzanan bir jeopolitik hatta da bağlanmış durumda. Tünelin açılması, bölgedeki lojistik hareketliliği artırırken, aynı zamanda vadinin tanıtım, ziyaretçi yoğunluğu ve doğal denge üzerindeki baskısını da artıracaktır.
Bu durum bizlere, yalnızca ulaşımı değil; manzarayı, tarihi yapıları ve doğayı da koruma sorumluluğu yüklemektedir. Kalkınma ancak doğayla birlikte yapılırsa değerlidir. Aksi takdirde, vadimiz güzelliğini yitirir, biz de kimliğimizi…
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun Mirası: Tortum İçin Erken Bir Kalkınma Vizyonu
Tortum’un yalnızca doğal değil, düşünsel mirası da oldukça zengindir. Bu vadinin geleceğine erken dönemde yön vermeye çalışan önemli isimlerden biri de, Türkiye’nin sosyoloji ve iktisat alanındaki öncülerinden Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’dur. Tortumlu olan Fındıkoğlu, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren yalnızca akademik değil, yerel kalkınmaya dair düşünceleriyle de öne çıkmıştır.
Kurucusu olduğu Tortum Kalkındırma Derneği aracılığıyla, sosyal sermayeye dayalı bir yerel dayanışma ekonomisini savunmuş; tarım, eğitim ve sağlık alanlarında bütünleşik kalkınma hedeflemiştir. Bugün onun adını taşıyan vakıf ve girişimlerin hatırlanması, yalnızca geçmişe saygı değil, aynı zamanda bu vadinin düşünsel sürekliliğine bir vurgu olacaktır.
Fındıkoğlu’nun çizdiği vizyon, Tortum’un doğa ve kültür temelli kalkınma fırsatlarını yalnız bırakmayacak bir kuşaklar arası fikir yolculuğuna işaret eder.
Tortum’un Sosyal Sermayesi ve Aile Yılı Vurgusu
2025 yılının hükümetimizce “Aile Yılı” olarak ilan edilmesi, Tortum gibi köklü yerleşimlerin yeniden sosyal hayatın merkezine taşınması için bir fırsat sunmaktadır. Osmanlı döneminde bir sancak merkezi olan Tortum’un, tarihsel aidiyet, misafirperverlik ve aile bağları bakımından önemli bir hafıza taşıdığı unutulmamalıdır.
Bu bağlamda Erzurum’a yakınlığı ve serin yayla iklimi ile dikkat çeken Tortum ilçe merkezi, sayfiye yaşamı, akraba ziyareti (sıla-i rahim) ve köy mirasını yaşatacak etkinliklerle yeniden anlamlandırılabilir. Bu vizyona katkı sağlayan etkinliklerden biri, hemşehrimiz Harun Cici’nin öncülüğünde gerçekleştirilen “Köye Dönüş Festivali” dir. Festival, yalnızca nostaljik bir buluşma değil; aynı zamanda sosyal dayanışmayı canlandıran, gençleri köylerle tekrar buluşturan ve Tortum’un geleceğine dair farkındalık yaratan bir girişimdir.
Birlikte Kalkınmayı ve Nasıl Markalaşırız? Onu Konuşalım
Çağlayan Bilim Kültür ve Sanat Derneği olarak bu gelişmeye, bu vadinin tamamını sahiplenen bir anlayışla nasıl kalkınmanın ve markalaşmanın bir aracı olabilir diye bakıyoruz. Gençler için, doğa için, kültür için… Tortum da bizim, Uzundere de. Önemli olan, bu değerleri birlikte korumak, değer katmak ve üretmek, birlikte geliştirmek.
Bugün ayrışılacak değil, birleşilecek bir zaman. Tortum Vadisi bizim ortak mirasımız. Pehlivanlı’yı tartışırken, aslında geleceğimizi nasıl şekillendireceğimizi de konuşuyoruz.
Bu fırsatı kaçırmayalım.

