Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
HADİ GARİ Kültür, Sanat ve Dayanışma Festivali başlıyor!KÜÇÜK MENDERES’İN SESİ KAHRAT’TAN YÜKSELİYOR!

Nevai metin. İzmir’in Tire ilçesine bağlı Kahrat Mahallesi, 16-21 Temmuz 2025 tarihleri arasında doğayla, sanatla ve dayanışmayla iç içe bir festivalin ev sahibi olacak. Kahrat Mahallesi Güzelleştirme ve Koruma Derneği, Uluslararası Sanatçılar Birliği Derneği ve Tire Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen HADİ GARİ. festivaline katılacak
Nevai Metin Memmedoğlu, 3 Temmuz 1965 tarihinde Azerbaycan’ın Kazak (Qazax) bölgesinde dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Zelimhan köyünde tamamlamıştır. 1982 yılında ortaokulu bitirdikten sonra Azerbaycan Devlet Pedagoji Enstitüsü’nün Resim-Grafik Fakültesine kabul edilmiştir. 1983–1985 yılları arasında Sovyet Ordusu’nda Almanya’da askerlik görevini yerine getirmiştir.

1989 yılında enstitüden mezun olduktan sonra Bakü’nün Yasamal bölgesinde RJU’da eğitmen olarak, ardından Spor ve Kültür Malları Tedarik ve Paylaşım İdaresi’nde (TPSİ) ressam olarak çalışmıştır. Öğrencilik yıllarından itibaren eserleri dönemsel basın organlarında yayımlanmıştır.
Nevai Metin, aynı zamanda Metin-X adlı şirketin kurucusudur. Uzun yıllar bağımsız iş insanı olarak faaliyet göstermiştir. 2010 yılından itibaren aktif sanatsal üretime yönelmiştir.
2012 yılından bu yana Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği’nin Azerbaycan Temsilcisi olarak görev yapmaktadır. Temsilci olarak 2012’den itibaren çeşitli kültürel ve kitlesel etkinliklerin hem katılımcısı, hem de organizatörü olmuş, Azerbaycan kültürünü başarıyla temsil etmiştir.
Türkiye, Pakistan, Kırgızistan, Kazakistan ve daha birçok ülkede sanatsal görevlerde bulunmuş, Azerbaycan kültürünün dünya kültürüyle entegrasyonuna önemli katkılar sağlamıştır.
Sanatsal ve kültürel faaliyetleri süresince birçok başarıya imza atmıştır. 2014 yılında Altın Fırça Ödülü’ne layık görülmüş, çeşitli yarışmaların kazananı olmuş, Rusya’nın LİFFT Gümüş Madalyası, Alişir Nevai Madalyası, Turan Birliği Madalyası, Halklar Dostluğu Madalyası ve daha birçok ödülle onurlandırılmıştır.
“DÜNYAYI SANAT KURTARACAK” adlı uluslararası projenin fikir öncüsü olarak, “Çağdaş Dünya Ressamları” başlıklı kitap-katalog serisini yayıma hazırlamıştır. Bu kataloglar, hem dünya genelinde Azerbaycanlı ressamların tanınmasına vesile olmuş, hem de evrensel kültürel diyaloğun kurulmasında önemli rol oynamıştır.
Bugün bu fikir, dünyanın birçok yerinde yankı bulmakta ve giderek geniş bir çevrede benimsenmektedir.
Halk Kültürü, Geleneksel Sanatlar ve Günümüz Sanatı Üzerine Çağdaş Yorumlar
Değerli sanatçılar, akademisyenler, kıymetli katılımcılar,
Bugün burada sizlerle bir araya gelmekten büyük bir onur ve memnuniyet duyuyorum. Konuşmamda halk kültürümüzün köklü mirasından yola çıkarak, geleneksel sanatların günümüzde nasıl bir dönüşüm yaşadığını ve çağdaş sanatla nasıl bir etkileşim içinde olduğunu paylaşmak istiyorum.
Halk kültürü, bir toplumun tarih boyunca ürettiği değerlerin, duyguların, yaşam tarzlarının ve estetik anlayışının aynasıdır. Bu kültür; sözlü anlatılar, halk müziği, geleneksel el sanatları, mimari, inançlar ve ritüeller aracılığıyla nesilden nesile aktarılmıştır. Her yörede farklı bir renk, farklı bir ses, farklı bir dokunuşla zenginleşmiş, zamanla o coğrafyanın kimliğine dönüşmüştür.
Geleneksel sanatlar ise bu kültürel birikimin en somut taşıyıcılarıdır. Halı dokumacılığı, minyatür sanatı, ebru, hat, çini, ağaç ve taş oymacılığı gibi dallarda yüzyıllar boyunca büyük ustaların ellerinde şekillenmiş eserler, bugün sadece estetik değil, aynı zamanda tarihî ve sosyolojik bir belge niteliği taşımaktadır. Ne var ki, modern çağın getirdiği hızlı yaşam biçimi, teknolojik gelişmeler ve küreselleşme, bu sanatların hem üretim biçimlerini hem de algılanışını ciddi biçimde etkilemiştir.
Bugün geldiğimiz noktada çağdaş sanat, gelenekselin sınırlarını zorlayarak yeni ifade biçimlerine yönelmiştir. Fakat bu, geçmişi reddetmek değil; aksine onu yeni bakış açılarıyla yeniden yorumlamaktır. Çağdaş sanatçılar, halk kültürünü ve geleneksel sanat unsurlarını sadece nostaljik bir öğe olarak değil, günümüz meseleleriyle ilişkilendirerek yeniden üretmektedirler. Bu, hem geleneği yaşatmanın hem de onu geleceğe taşımanın en dinamik yoludur.
Örneğin bir ressam, halk hikâyelerindeki figürleri çağdaş bir kompozisyon içinde işleyebilir. Bir heykeltıraş, geleneksel motifleri modern malzemelerle birleştirerek hem geçmişi hem bugünü bir arada sunabilir. Dijital sanat bile halk kültüründen beslenerek yeni anlatım biçimlerine kapı aralayabilir. Bu bağlamda halk kültürünü sanatın içinden silmek değil, onu çağdaş anlatılarla yeniden görünür kılmak temel bir sorumluluktur.
Ancak burada önemli bir dengeye dikkat çekmek isterim: Gelenekseli korurken onu dondurmamak, çağdaşlaştırırken de özünü bozmamak. İşte sanatçının görevi tam da bu noktada başlar. Çünkü sanat yalnızca estetik değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Kimliğimizi, köklerimizi, hafızamızı taşımak ve bunu evrensel dile dönüştürmek sanatçının asli misyonudur.
Sonuç olarak halk kültürü ve geleneksel sanatlar, çağdaş sanat için yalnızca bir başlangıç noktası değil; aynı zamanda bir ilham kaynağı, bir anlam derinliği, bir kültürel bellektir. Bu belleği diri tutmak ve yeni kuşaklara aktarmak biz sanatçılar için hem bir görev hem de bir onurdur. Sanat, kültürle birleştiğinde güçlü bir dönüştürücü güce dönüşür. Geçmişin sesiyle bugünün rengini birleştirebilirsek, geleceğe sağlam bir köprü kurmuş oluruz.
Hepinize teşekkür eder, sanatla dolu, barışçıl bir dünya dilerim