HADİGARİ TÜRKİYE YE ÖRNEK OLSUN.

Sıradaki içerik:

HADİGARİ TÜRKİYE YE ÖRNEK OLSUN.

e
sv

CANİP cihangir Usta…

02 Eylül 2025 19:28
avatar

hclife

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

CANİP CİHANGİR USTA’NIN ARDINDAN…
YILLAR önce babamı, zaman içinde çok sayıda tanıdığımı, arkadaşımı, dostumu, akrabamı kaybettim.
Kayıplar elbet içimi acıttı, yüreğimi burktu
Belki ölenlerin ardından ağıtlar yakmadım, ama üzüldüm, ağladım, etkilendim.
Çoğu zaman da gözyaşlarımı içime akıttım.
Ancak son zamanlarda duyduğum hiçbir acı, sevgili Canip’in kaybıyla birlikte yüreğime oturmadı.
*
Akşam’ın dar vaktinde ERSANDER Başkanı’mız Ümit Hoca (Gergit) arayıp ağlamaklı şekilde kahreden haberi verdiğinde, sanki başımdan aşağı kaynar sular döküldü, bir anda ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi, nasıl hareket edeceğimi bilemez oldum.
*
Şok geçiriyordum.
*
Oysa Canip, ilik nakli olup iyileşme sürecine girdiğinde ne de çok mutlu olmuştuk.
*
Olmadı!
Buraya kadarmış demek ki.
Takdir’in karşısında boynumuz kıldan ince.
*
Canip Cihangir ile kişisel dostluğum çok eskilere dayanmaz.
Biri birimizi Erzurum Kültür Sanat ve Eğitim Derneği ERSANDER’in çatısı altında buluştuğumuzda yakından tanıdık.
*
Yaş olarak benden küçüktü, ama ustalık, beceri, mütevazılık, sevgi, saygı açısından benden çok ilerilerdeydi.
Güler yüzüyle insanın içini hoş eden bir yapısı vardı.
*
Bin bir emekle oluşturduğu, ancak son zamanlarda çok da verim alamadığı sanat atölyesi, dernek üyeleri olarak bizim evimiz gibiydi.
*
Yolumuz o yana düştüğünde atölyenin değil, Canip’in gönül kapısından içeri girer gibi olurduk.
*
Tek kusuru maalesef içtiği sigaraydı.
Her gün tablolar, resimler yaparken, bir yandan da bir küçük kutuyla durmadan sigara sarar, sardığı sigaraları da art arda içerdi.
*
Birlikte kurduğumuz ERSANDER’in kısa zamanda zirveye tırmanmasında Canip Cihangir’in katkısı büyüktü.
*
Düzenlediğimiz sergilerde o ve bir diğer usta sanatçı arkadaşımız Selma Uygur’un çalışmaları dayanağımızdı, basamağımızdı.
Dernek olarak zirvelere onlar sayesinde ulaştık.
*
Canip’in kan kanseri olduğunu öğrendiğimizde çok üzülmüş, çok etkilenmiştik.
O günler bizim açımızdan “kahır günleri”ydi.
*
Ne de yanılmışız!
Meğer asıl kahır günleri gerideymiş!
*
Erzurum’da başlayan tedavi süreci İstanbul’da devam etti, ilik nakli yapıldı.
Başarıyla sonuçlandığı söylenen nakil sonrası hepimiz sevinmiş, umutlanmıştık.
*
Yanından hiç ayrılmayan, bir anne şefkati ve bir hemşire hassasiyetiyle hareket eden eşinin de iyileşme sürecine girildiği günlerde katkısı, emeği inkâr edilmez düzeydeydi.
*
İyiye doğru gidişle sevindik.
Öyle ki, Giresun’a, yakınlarının yanına deniz havası almaya gitme isteği bize “tamam, gidişat güzel” dedirtmişti.
*
Gidişat hiç de güzel değilmiş!
Kendimizi kandırıyormuşuz da haberimiz yokmuş.
Gülerek gittiği Giresun’dan bugün Canip gardaşımızın cansız bedeni geliyor.
Çok üzücü, kahredici bir durum.
*
Canip’in kaybıyla içimde ve hepimizin içinde oluşturduğu boşluğun dolması asla mümkün değil.
*
O da Erzurum’un yedeği olmayan değerlerinden birisiydi.
*
Onu tanıyanlar bilir; sakin bakışlarının ardında engin bir sabır, ince bir mizah, derin bir insan sevgisi vardı.
*
Sanata gönül vermiş birisiydi.
Tablolarında renkleri konuşturur, ahşabı şekilden şekile dolardı.
*
Filografi, naht yani ahşabı oyarak şekillendirme, yine ahşabı yakarak tabloya dönüştürme becerisinde üstüne yoktu.
*
Ama onu asıl özel kılan, eserlerinden çok insanlara dokunuşuydu.
*
“Sanat satılmaz, yaşanır” derdi.
*
Bir başka şehirde, örneğin İstanbul’da yaşıyor olsaydı, eserleriyle onu sık sık televizyon ekranlarında mutlaka görürdük.
*
Gösterişli sanat atölyelerinde, sergi salonlarında Canip hep ön planda olurdu.
Sahip olduğu o büyük yetenek çıkarırdı kendisini zirveye.
*
Ama o, bir iş merkezinin bodrum katından yukarı bile maalesef çıkamadı, çıkarılmadı.
*
Erzurum’da atölyesinin kapısını üç beş sanat meraklısı insan dışında kimse ne açtı, ne de “arkadaş sen burada ne yapıyorsun?” diye sormadı.
*
Belki onun açısından çok da önemli değildi bu ayrıntı.
Yine de insanı ister istemez etkiliyordu.
Çünkü onun gözünde sanat, bir pazar işi değil, kalbin yansımasıydı.
*
Cihangir Sanat Atölyesi, onun sığındığı bir limandı.
Engin denizlerde yol alması gereken sanat gemisi, hep limanda demir atılı halde kaldı ve sonuçta battı.
*
Canip iyi bir eş, fedakâr bir babaydı.
*
Üç çocuğunu gururla büyüttü, her birinin hayatına kendi emeğini ve sevgisini işledi.
*
Dost meclislerinde kahkahaların merkezindeydi.
*
Artık o kahkahalar ne yazık ki, duyulmayacak…
Artık kapanması kuvvetle muhtemel sanat atölyesi bizim açımızdan bundan böyle Canip Cihangir’in tebessüm eden yüzüyle gönüllerimizde, dualarımızda, hatıralarımızda yaşayacak.
*
Mekânı cennet olsun.
Üzgünüm, hem de çok.

Bağışlanma dileğiyle…
Öztürk Akkök
2 Eylül 2025 Salı

  • Site İçi Yorumlar

En az 10 karakter gerekli