İzmir Ege Medya PlatformuVali Elban’ı Ziyaret Etti

Sıradaki içerik:

İzmir Ege Medya PlatformuVali Elban’ı Ziyaret Etti

e
sv

Soyer’den çarpıcı açıklamalar: 

25 Mart 2024 15:12
avatar

hclife

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Doğru bilinen yanlışlar’ dedi, tek tek anlattı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, görevin süresinin solmasına son 1 hafta kala çarpıcı açıklamalarda bulundu. Soyer açıklamasında, “Her gün aleyhte büyük bir operasyon sürdürüldü. Biz buna rağmen yılmadık ve canla başla çalıştık. Ben kendi biyolojik sınırlarımı zorladım. 5 yıl boyunca toplam 20 gün izin kullanmışım. Senede 4 gün demek. Bu süre boyunca 6 saatten fazla uyku uyumadım. Her sabah 8’e 10 kala belediyeye giriş yaptım. Seferhisar’da da belediyeyi ben açıyordum. Bu süreçte olabilecek ne kadar potansiyelim varsa yaptım. Bu sebeple vicdanen rahatım. Bu toplantı ben neler yaptım toplantısı değil. Bu toplantı doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğruları paylaşmak istiyorum” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, 31 Mart yerel seçimlere son 5 gün kala basın mensuplarıyla bir araya geldi. 

AKIL ALMAZ SALDIRILARLA KARŞILAŞTIK 

Şato Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında Soyer, “10 yıl Seferhisar, 4 yıl Büyükşehir’de büyük bir aşkla çalıştım. Bu süre içinde güzel işler yaptık. Ama akıl almaz saldırılarla karşılaştık” dedi. 

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR, YANLIŞ BİLİNEN DOĞRULAR 

Yeni Asır’ın, Soyer hakında yaptığı haberlere tepki gösteren Soyer, “Her gün aleyhte büyük bir operasyon sürdürüldü. Biz buna rağmen yılmadık  ve canla başla çalıştık. Ben kendi biyolojik sınırlarımı zorladım. 5 yıl boyunca toplam 20 gün izin kullanmışım. Senede 4 gün demek. Bu süre boyunca 6 saatten fazla uyku uyumadım. Her sabah 8’e 10 kala belediyeye giriş yaptım. Seferhisar’da da belediyeyi ben açıyordum. Bu süreçte olabilecek ne kadar potansiyelim varsa yaptım. Bu sebeple vicdanen rahatım. Bu toplantı ben neler yaptım toplantısı değil. Bu toplantı doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğruları paylaşmak istiyorum” diye konuştu. 

“ŞATO’NUN BİR KISMINI KULLANDIK”

 Şato hakkındaki iddialara yanıt veren Tunç Soyer, “Şato 1954’te şark kahvesi olarak tasarlandı. 1969’da Büyükşehir’e geçti. Tansaş bir dönem işletmiş ardından kiraya vermiş. Kiraya verildiği zaman işleten restoran Şato adını verdiği için adı da Şato kalmış. 2001 yılında tahiyesi gerçekleştirilmiş. 2010 yılında restorasyonu tamamlandı ve misafirhane olarak kullanılmaya başlandı. Üst kattaki büyük salonlar toplantı odası olarak kullanılmış. Alt katta belediye danışmanlarının misafirhanesi olarak kullanılmış. İlk defa biz konut olarak kullanıyor değiliz. Aziz bey döneminde konut olarak ruhsatlandırılmış. Bizim evimiz Seferhisari’daydı. İzmir’de görev başlayınca merkezi bir noktada belediyeye hızlıca erişilebilir olduğu için buraya yerleştik. Bir kısmını kullandık, diğer bölümünü kütüphane olarak kullanıma açtık.Türkiye’nin ilk dijital kütüphanesidir. Biz 3 oda 1 salon olarak kullandık. Bu bahçe de halka açık olarak kullanılıyor” ifadelerine yer verdi. 

KÖY KOOP İDDİALARINA YANIT 

‘Kooperatif üzerinden eşine kaynak aktardı’  iddialarına yanıt veren Soyer, “Ocak 2007-2019 tarihleri arasında Büyükşehir 501 milyon liralık tarım ve hayvancılıkla ilgili alım yaptı. Bizim dönemimizde bu rakam 1.1 milyara çıktı. Bizden önce sadece Tire Süt üzerinden yapılıyormuş, biz bunu Köy koop üzerinden 42 kooperatife yaydık. Bu saldılar neticesinde doğrudan doğruya kooperatiflerden belediyenin ürün alması engellendi. Küçük üretici artık Büyükşehir Belediyesi’ne ürün satamaz hale geldi. Büyük şirketler artık büyükşehire süt satacağı bir tablo ortaya çıktı. Köy koop her yıl soruşturma geçirdi. 2021 yılında 1 milyon 220 bin litre süt almış ve bu sütün 170 bin 800 lirası Köy Koop’a kalmış. Bu da belediye ile yapılan sözleşmenin damga vergisi olarak kullanılmış. Yani köy Koop’un kasasında kalan para 60 bin lira. Neptün Soyer senelerdir Köy Koop’ta başkanlık yapıyor bu süre içeriisnde 1 lira maaş, huzur hakkı almadı. Bütün hayatını 1 kuruş karşılık beklemeden köylülünün ürünün değerlendirilmesi için harcadı. Eşimle iftihar ediyorum. Bu gönüllülükle küçük üretici yaşasın diye mücadele verdi. Bu ihale sürecinin başlatılması yüzünden küçük üreticinin ne kadar zor zamanlar yaşayacağını göreceğiz” ifadelerine yer verdi. 

SU VAATLERİNİN YASAL DAYANAĞI YOK! 

Su indirimi vaatlerinin gerçeği yansıtmadığını aktaran Soyer, “Türkiye’nin en pahalı suyunu İzmir’e layık gördünüz iddiası var. İzmir su fakiri bir kent. İzmir’in su kaynaklarının yüzde 60’ı yer altından çıkıyor. Bu rakam çok büyük bir rakam. Sarıkız kuyularından getiriyoruz. Yeraltından çekmenin ağır bir maliyeti var. Ankara’nın ve İstanbul’un kullandırdığı su, baraj suyudur. Biz de bu ağır maliyetler nedeniyle suyun maliyeti de yükseliyor. İZSU hem istediği gibi fiyat ortaya koyamayan bir kurumdur. Kar amaçlı bir kurum değildir. Fiyatı yüksek tutuyor, cebine para kalıyor gibi bir durum mümkün değil. İZSU’nun keyfi indirim yapması da mümkün değil. Bu vaatlerin yasal dayanağı yok. Siz keyfi olarak suyun bedelini indiriyorum diyemezsiniz. Gördes Barajı, 13 yıl önce yapıldı ve her sene 59 milyon metreküp su vermesi ön görülüyordu. Biz sadece yüzde 29’unu alabildik. Yüzde 100’ünü almış gibi ödeme yaptık. ‘İzmir’e suyu biz getirdik’ diyorlar ya İzmir’e suyu getiremediniz ve getiremediğiniz suyun bedelini aldınız. Gördes Barajınının bedelini ödetiyorlar ama verdikleri suyun da parasını bizden tahsil ediyorlar. 1. kademe su ücretlendirmelerinde Büyükşehirler arasında 3. sırada. Tablonun böyle olmasına rağmen İzmir en pahalı su kullanan şehri değildir” ifadelerini kullandı. 

GELECEK BAŞKANA KAYNAK TEMİNİ 

Körfez kokusu ile ilgili 3 büyük adım atıldığını hatırlatan Soyer, “Biz Körfez ile ilgili 3 büyük adım attık. Biri yağmur suyu kanallarının ayrıştırmasıdır. 300 km üzerinde yağmur suyu kanalı yaptık. İzmir’in pis suyu büyük kanal projesiyle büyük ölçüde Çiğli Arıtma tesisine gidiyor. Ancak buraya giderken yağmur suyu ile karıştığı için tesisinin kapasitesi zorlanıyor. Böylece su tam arıtılmadan deşarj ediliyor. Bu kanal ile o büyük ölçüde hafifletildi. Biz yaklaşık yarısını 5 yıl içinde bitirdik. İkinci önemli işimiz 23 yıl önce yapılmış olan 1., 2., 3. faz hiç revizyon görmemişti. 4. fazın ihalesini de gerçekleştirdik. 600 milyonluk bir kaynak ile 4. fazın imalatı bitiyor. Günde 820 bin metreküp su arıtılacak. 50 milyon dolarlık bir anlaşmayı yaptık. Gelecek dönemde gelecek arkadaşlarımız için ciddi bir kaynağı temin etmiş olduk. 23 yıldır ömrünü tamamlanan tesislerin tamamlanması için kullanacak. İzmir’in çocukluğumuzdan beri koku meselesi vardı. Büyük kanal projesi ile önemli bir yol alındı. Sonrasında sürdürülebilir bir çalışma olmadığı için İzmir yeniden koku ile yüzleşti. Bu çalışmalar tamamlandığı zaman bu koku ilelebet sona erecek. Körfez’in yaşayan bir körfez haline gelmesi için 20 milyarlık bir kaynak ayırdık ve kalıcı bir şekide çözmek mümkün olacak” ifadelerini kullandı. 

BASMANE ÇUKURU SİYASİ MESELEYE DÖNÜŞTÜ 

Basmane Çukuru’na ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Tunç Soyer, “Basmane Çukuru, uzun yıllardır uyuyan bir meseleydi. Biz bunu dirilttik. Çok sayıda müzakerelerde bulunduk. Her şeyi önerdik ancak maalesef tahmin edeceğiniz gibi rasyonel temellerde görüşülen mesele olmaktan çıktı. Siyasi bir meseleye döndü. Meseleye çok hakimiz ve her türlü seçeneğe hazırız. Kaamuya kazandırmak için duruş ortaya koyduk. Dilerim bu mesele çözülür. Basmane Çukuru için teminat mektubu ile sıkıştırdık. Hukuken sonuç alınacak bir noktaya gidiyoruz” dedi. 

İZMİR OTOGARI ALGISI YANLIŞ! 

İzmir Otogarına ilişkin açıklamalarda bulunan Soyer, “İzmir Otogarını bizim yapmadığımıza dair bir algı var. Bu da doğru değil. 25 yıl için yapılan anlaşmanın sonuna geldiğinde tahliye istedik.  Bize ödenmeyen paylarla ilgili icra takibi yaptık. Tahliye davası açtık. Pandemi nedeniyle işletmeci şirket süreyi 7 yıl uzatmak için dava açtı ve kazandı. İstinafta da tablebimiz reddedildi. Biz de idari anlamda sürenin dolması için kaymakamlık üzerinden tahliyesini talep ettik. Otogarla ilgili hazırladığımız bir proje var. Tahliyesi ile ilgili hukuki süreçleri takip ediyoruz. 2 senedir hazırlık yapmıştık, sonlandırmak mümkün olmadı” ifadelerine yer verdi. 

KAÇ TUNCELİLİ ÇALIŞIYOR? 

Belediyede ‘Tunceliler’ çalışıyor iddialarına yanıt veren Soyer, “Belediye şirketlerinde kaç kişi çalışıyor ve kaçı Tuncelili meselesi var. Bunlar da çokça gündeme geldi. Mart 2014’te 20 bin 142 çalışanı varmış. Mart 2019’da 27 bin 271 ve şu an itibariyle 34 bin 329. Belediye çalışanlarının doğum yerleri itibariyle bir haritamız var. 2019’da yüzde 54.67’si İzmirli, 2024’te yüzde 53.72’si. Bunun dışında Manisa, Erzurum, Ankara, Kars, Mardin, Tunceli, Tokat, İstanbul ve Konya… Bunların tamamı yüzde 2,83 ile 0,89 arasında değişiyor. Tüm çalışanların bütçeye pay yüzde 28. Bu nedenle uluslararası kuruluşlara göre puanımız çok yüksek” ifadelerini kullandı. 

BÜYÜKŞEHİR’İN BORCU NE KADAR? 

‘Borç batağına batırdı’ ifadelerine yanıt veren Soyer, ” Belediyenin finansal borcu Mart 2019’da 5 milyar lira, Şubat 2024 itibariyle 25.7 milyar lira. Borcumuzun yüzde 82’si dış borç. Biz 5 yıl içinde 878 milyon Euro borçlanma yapmışız, 900 milyon Euro borç ödemişiz. Yüzde 82’si yabancı para. Bu finansal tablolarda önemli bir veri var. İzBB borçlanma kapasitesi 92 milyar lirayken biz sadece yüzde 27’sini kullanıyoruz. Genelde belediyelerin borçlanma kapasiteleri aşılır ve başka yollar aranır ama bizde böyle bir durum yok. Biz borçlanma kapasitesinin yüzde 27’sini kullanıyoruz.

HER YERİ SATTI İDDİALARINA YANIT

 ‘Her yer sattı, Seferihisar’da da burada da’ iddialarına yanıt veren Soyer, ” 1.2 milyar lira gayrimenkul satışı, 1.6 milyar lira kamulaştırma yatırımı yapmışız” dedi. Raylı sistemler konusunda çok yol aldığını aktaran Tunç Soyer, ” 3 inşaatı aynı anda yürüttük. Narlıdere Metrosu bitti, Çiğli Tramvayı bitti. Buca Metrosu için kredi bulduk ve 36 metrede kazıkların çakılması bitti. Vaat ettiğimiz tarihten önce bitecek. Buca Metrosu dünya tarihinin en önemli projelerinden biridir. Bununla iftihar ediyoruz. Günde 400 bin yolcu taşıyacağız. 4 yıl geri ödemesiz dönemi var. Ondan sonra da kendi kendisini geri ödeyecek. 14 yılda kendi kendini finanse edecek. Sayacı Şirinyer’e koyduk. İlk güzergahı 2026 Haziran’da açılacak. İzmirliler her gün kontrol etmeliler. Biz 5 yıl içinde 952 milyon avroluk yatırım yaptık. Büyükşehir Belediyeleri arasında en yüksek payı ayıran belediyeyiz. Bu 5 yılda hükümetin reva gördüğü rakam ise 3 bin lira” ifadelerine yer verdi. 

“MAKYAJ YAPMADIK”

Yollarının bozuluğu ile ilgili şikayetler geldiğini aktaran Soyer, ” Hem ayrıştırma kanallarımızın imalat süreci var, diğer yandan da  gaz, elektrik gibi kazılar var. Bir de ilçeleri biz üstlendik. Kazı nedeniyle pis suyu ayrıştırma kanalları nedneiyle tahribat çok büyük. Popülist bir yaklaşımı tercih etmediğimiz için bu noktadayız. Makyaj ve süsle yapılabilecekleri tercih etmedik. 50 yıllık meseleleri gidermek için bu yolu seçtik” ifadelerini kullandı. 

“TÜP GEÇİT’E GEREK YOK”

Tüp geçit projesine gerek olmadığını açıklayan Soyer, “Deniz ulaşımı konusunda göreve gelir gelmez 2 feribot aldık. 2022’de körfez feribotlarını dahil ettik. Bugün 13 hafif yolcu gemisi, 2 yüksek hızlı hafif yolcu gemisi, 7 arabalı vapurla körfezdeki ulaşımı sağlıyoruz. Biz göreve geldiğimiz andaki trafik payını 2  misli arttırdık. Tüp falan konuşuluyor ya, biz sefer sayısını 15 dakikada bire indirmiştik. Bunu 5 dakikaya indirilecek feribot alımı gerçekleştirsin. Çok basit bir çözüm. 6 feribot alımıyla ilgili proje tamamlandı. Cumhurbaşkanlığı yatırım programına alınırsa gemileri bulduk elektrikli feribot çalıştıracak noktadayız. Geldiği anda bu da yapılabilir” ifadelerini kullandı. 

İZMİR KÖY OLMADI! 

‘İzmir köy oldu ve betonlaştı’ eleştirilerine yanıt veren Başkan Soyer, “İzmir beton oldu, köye döndü gibi şeyler var. 5 yıl içinde 7 tane yaşayan park açtık. Bunun dışında acil çözüm ekiplerimizle yaptığımız mücaderlelerle kişi başına düşen yeşil alan miktarını yüzde 60 arttırdık. İzmir köy falan olmadı. Köy olsaydı İstanbul’un beyaz yakalıları buraya gelmek için can atmazdı. İzmir’in iklimi bu daveti ve cazibeyi yapmaya devam ediyor. Bu tespit İzmir’e haksızlık olur” ifadelerine yer verdi. 

İLKLERİ BAŞLATTIK!

Türkiye’nin ilk sünger otoparkını kullanıma açtık. Halk konut projesiyle kentsel dönüşüm uygulaması başlattık. Katı atık tesisini açtık. Mama üretim tesisi kurduk. Visit İzmir ile dijital turizm ansiklopedisi açtık. Mera İzmir ile çoban haritası oluşturduk. İlk kez yeşil şehir eylem pğlanını gerçekleştirdik. İlk ve tek gençlik belediyesini kurduk. Sünger kent projesini başlattık. İlk kez acil çözüm ekibi adıyla uygulama başlattık. Büyükşehir’lerde ilk defa çocuk belediyesi İzmir’de kuruldu. Eşrefpaşa Hastanesi’nde bir devrim yaşanıyor. Olağanüstü hizmette büyüme ve kalitede artma var. Evde sağlık hizmeti başlattık” dedi. 

“YAPTI AMA SATAMADI”

Soyer açıklamasının devamında, “Bir tespit var, ‘yaptıklarını anlatamadı’ diye. Diğer tarafta ise, ‘hiç iş yapmadı reklam yaptı’ algısı var. İkisi de doğru değil. Biz hem çok iş yaptık hem de çok iyi anlattık. Ayda 130 paylaşım yaptık. Bir başka hikaye var. Bu doğru değilse neden böyle konuşuluyor? Yaptı ama anlatamadı kısmından razıyım. Bu kısmı bizim eksikliğimize verin. Acayip saldırılardan, troll hikayarlerinden, onlara enerjimi harcamış olmaktan üzgünüm” dedi. 

ÖZEL’E DESTEK TEPKİSİ: BENİ ADAY GÖSTERME BENDEN KAZANILMASINI BEKLE! 

Özgür Özel’in, ‘anketlerde başarısızdı’ sözlerine tepki gösteren Soyer, “CHP, bu ülkede demokrasinin teminatıdır. CHP eğer iktidarı frenleyecek, dengeleyecek bir güç olmaktan çıkarsa o zaman yüzde 80’lerle seçim kaznaılan bir ülke haline gelir. Bu demokrasinin kaybolması demektir. Bunu akli salim AKP, MHP ve İYİ patrtililer fark ediyor. Asıl güç ana muhalefet partisinde olmak zorundadır. CHP’nin bütün adaylarına başarılar diliyorum. CHP bu seçimlerden büyük bir kazanımla çıkmalı. CHP’li bir belediye başkanı olduğum için değil Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Türkiye’nin dizginleme mekanizmaları ortadan kalkmamalı. Sonuç itibariyle ben aday gösterilmedim, üstelikte anketlerde başarısız çıktığıma dair ifadeler kullanıldı. Benim başarısız bulunan bir başkanın, ‘Sütte leke var onda yok’ denilen bir başkan adayının yanında olunması ona zarar verir. Ben başarısız bulunduğum bir yerde CHP için yapacağım çalışmamın bir sınırı vardır.  Örneğin İstanbul’da gitmiştim, bu hafta içinde Rize’ye gideceğim. Pazar ilçesinin kazanılma ihtimali varmış, arkadaşlar talep etti. Balıkesir’e gideceğim. Benim birikimimden faydalanmak isteyen CHP’lilere koşa koşa gidiyorum. Ama İzmir ile ilgili bunun sorumluluğunu benden beklemek artık haksızlık olur. Bir siyasi irade kullanıldı, bu iradenin tercihleri oldu. O tercihlerin nasıl sonuçlanacağını hep beraber bir hafta sonra göreceğiz. Ama hem beni gösterme hem de benden bu işin kazanılmasını bekle demek hakkaniyete uygun değil. Elimden geleni yapmaya devam ediyorum” dedi.

O BİNA ÇÜRÜYOR! 

Elektrik fabrikasının verilmemesine çok üzüldüğünü dile getiren Soyer, “Beni inanılmaz üzdü. Hani bir belediye başkanına zarar vermek için bir şehre zarar vermeyi nasıl göze alırsınız? Bu bana inanılmaz geliyor. Önünden her geçişimde o binanın çürüdüğünü görüyorum. Buna nasıl vicdanları el verdi bilmiyorum, çok üzgünüm. İnsanların bu kadar kötü yazabilmesine şaşıyorum. Benim zarar vermeyi istemediğim bazı insanlar o kadar ağır şeyler yazıp çiziyorlar ki. Keşke dediklerim var. Öankata otoparkının bitişini bitiremedik. Basmane Çukurunu sonlandıramadık. Konak Pier büyükşehire geçsin diye uğraştık. Otogarda sonuç alamadık. Yıldız sineması da keşke dediklerimden…” dedi. 

“GENEL BAŞKANLIK DERDİM DEĞİL”

Genel Başkanlığa aday olmadığını dile getiren Soyer, “Ne bu 5 yıl boyunca yaptığımız işin ne de kamuoyundaki karşılığın nedeniyle başkan adayı yapılmadığımı düşünmüyorum. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım, arkadaşlarımla hep beraber çok çalıştık. Eksik yapmış olabiliriz ama en iyisini yapmak için çok çalıştık. Vicdanım çok rahat, bundan sonrasında memleket için çalışmaya devam edeceğim. Ben hayatındaki tercihini bundan yapmış, hayatının anlamını burada bulan bir insanım. Başka bir şey yapmam söz konusu değil, memleket aşkı da koltuk makam mevki tanımıyor. Ben baştan söyleyeyim, genel başkanlığa aday mısınız diye soracak olanınız varsa bunların hepsi olabilir ama benim derdim bu değil. Çok şükür evde de baba bize para pul, yatımız olsun katımız olsun evlatlarım ve eşim yok. Hayatta başka beklentilerimiz yok” ifadelerine yer verdi. 

DEM PARTİ İLE GÖNÜL BAĞI 

‘DEM Parti ile aramda gönül bağım var açıklamasını biraz açar mısınız?’ sorusuna Soyer, “Benim bütün dezavantajlı gruplarla gönül bağım var. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenlerle de Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy verenlerle de gönül bağım var. Benim gönül bağım bu şehirde yaşayan insanlarla olan bağımdır. Seferihisar’da belediye başkanıyken Sur’la kardeş şehirdik. Oraya kayyım atandığında ertesi gün Konak’ta bunun doğru olmadığını söyledim. DEM Parti, o zaman HDP seçmenleri orada gösterdiğim duruşu unutmadılar. Ege Mahallesi’nde Romanlar ile kurduğumuz ilişki onları çok etkiledi. Kısacası gönül bağı, sevgi bağıdır. Siyasi bir içerik değil burada kast edilen insani bir bağdır” dedi. 

  • Site İçi Yorumlar

En az 10 karakter gerekli